Yıllar önce, spora ilk başladığım zamanlarda, spor salonunlarında vücutlarının üst bölgelerini geliştirmiş fakat bacaklarını çalıştırmamış, ince bacaklı sporculara “Elma şekeri “ derlerdi…
Bu durum benim ve bazı arkadaşlarımın bacak egzersizlerine de önem vermemizi sağladı. Gençlik psikolojisi ile, elma şekeri diye alay edilme korkusu, bacak çalışmalarımızdaki en büyük motivasyon oldu.
O zamanlar sadece görsel nedenlerle önem verdiğimiz bacak antrenmanlarının sportif başarılarımızdaki büyük payını ve ileriki yıllarda sağlığımızı nasıl olumlu etkileyeceğini bilmiyorduk.
Çünkü Google ‘ın olmadığı, bilginin erişiminin zor, dolayısıyla daha değerli olduğu yıllardı. Bilgiye çoğunlukla birinci elden tecrübeyle, yani ancak deneme yanılma yoluyla ulaşabiliyordunuz. Ama deneyimleyerek, hatta bazen bedel ödeyerek kazandığımız bu bilgiler kesin, yüzdeyüz geçerli ve paha biçilemezdi.

Günümüzde spor tıp dünyasında bilimsel verilerle kesinleşmiş bilgilerin çoğunu, aslında bizim yıllar önce yaşayarak keşfettiğimizi ama sadece bilimsel adını koyamadığımızı şimdi anlıyoruz…
Bu keşiflerimizi, gençlik zamanınımızdaki masum ve komik diyaloglarımız nedeni ile hiç unutmadık.. Mesela sıkı bacak çalıştığımız bir günün ertesindeki şu konuşmaları o günkü gibi hatırlıyorum.
– Oğlum dün hayvan gibi bacak çalıştık, geberdim yorgunluktan, eve gidip uyuyayım dedim kızları düşünmekten uyuyamadım.
– Tabii uyuyamazsın, bacak çalışınca tüm alt bölgeyede kan gidiyor…
Gülüşmelerle biten bu çıkarımda dolaşımla ilgili doğruluk payı vardı, ama esas büyük etki yıllar sonra bilimsel kesinlik kazandı.
Bacak çalışmaları testesteron düzeyini arttırır. Bu da sağlık, güç ve zindeliktir. Çünkü testesteron dar toplumlarda sadece cinsellik çağrıştırsa da,antrenmanlarda ve günlük yaşamımızda dinçlik ve enerji sağlayan anti-aging faktörüdür.
Bilinenin aksine sadece erkeklerde değil, belirli oranda kadınlarda da bulunur ve güç sağlar.
Keşifler ihtiyaçlardan doğar. O dönemlerdeki bilgi açlığımız bizi daha dikkatli ve gözlemci yapmıştı. Bacak egzersizlerine önem verenlerin vücutlarının diğerlerine kıyasla daha yağsız, daha şekilli olmaya başladığını fark etmemiz de uzun sürmemişti. Bu durumu bacak çalışmalarının daha zor ve daha çok kalori harcatarak daha fazla yağ yakan çalışmalar olmasına bağlamıştık.
Bunda da gerçeklik payı olmakla beraber yıllar sonra bunun buz dağının görünen, küçük bir kısmı olduğunu ve aslında vücutta ne kadar fazla kas varsa vücudun sadece spor anında değil, gün boyunca o oranda yağ yakmaya devam ettiği bilimsel verilerle ortaya kondu.
Bunun nedeni ise kaslar vücuttaki varlıklarını sürdürebilmek için gereken enerjiyi yine vücuttan alırlar( Kandaki glikozu, yağı). Böylece metabolizma hızlanır. Diğer kaslarımız da bunu sağlar ama bacak kasları vücudun en büyük kaslarıdır.Bacak kasları daha fazla yağ yakımı sağlar.
Eğer kasları vücuttaki yağları yakan ocaklar, fırınlar gibi düşünürsek vücuttaki yağları yakabilmek için biceps kası ufak bir ocak ise, bacak kası büyük bir fırın gibidir…
Ya da zayıflamak isteyenler için halk diliyle bacak çalışmak daha çok zayıflatır.
Yukarıda örneklediğimiz, vücuttaki yağları daha kolay yakan “Büyük fırın” sayesinde kandaki şeker ve yağ azalacağı için insülin direnci de ortadan kalkar. Bildiğiniz gibi önlenemeyen insülin direnci diyabeti ve bunun yol açacağı çok ciddi hastalıkları beraberinde getirir.
Bu durum bize bir başlık daha verir: Bacak egzersizleri insülin direncine de iyi gelir.

Vücudumuzun en büyük kas gurubunu oluşturan bacaklarımızın yüksek tansiyon, ve
nörolojik rahatsızlıklardaki olumlu rolü üzerinde sizlere daha çok bilgi verebileceğim diğer
makalemi çok yakında blogumda bulacaksınız.
Ayrıca spor salonuna gitme imkanı
olmayanlar için aletsiz bacak çalıştırma You Tube videom da çok yakında videolarıma
eklenecek.
Ama o zamana kadar bacak egzersizleri için rahatlıkla kurabileceğim en kesin cümle “Bir bacak çalışması asla sadece bir bacak çalışması değildir.”
Yorum bırakın